25 Şubat 2009 Çarşamba
Allahım Bu Vuslatı Hicran Etme
Allahım bu vuslatı hicran etme
Aşkın sarhoşlarını nalan etme
Sevgi bahçesini yemyeşil bırak
Bu mestlere bahçelere kasdetme
Dalı yaprağı vurma hazan gibi
Halkını başı dönmüş zelil etme
Kuşunun yuvasının ağacını
Yıkma da kuşlarını perran etme
Kumunu ve mumunu karıştırma
Düşmanları kör et de şadan etme
Hırsızlar aydınlığın düşmanıdır
Onların işlerini asan etme
İkbal kıblesi yalnız bu halkadır
Umut kabesin öyle viran etme
Bu çadır iplerini öyle katma
Çadır senindir eya sultan etme
Yok dünyada hicrandan daha acı
Ne istiyorsan et de onu etme
M e v l a n a
Aşkın sarhoşlarını nalan etme
Sevgi bahçesini yemyeşil bırak
Bu mestlere bahçelere kasdetme
Dalı yaprağı vurma hazan gibi
Halkını başı dönmüş zelil etme
Kuşunun yuvasının ağacını
Yıkma da kuşlarını perran etme
Kumunu ve mumunu karıştırma
Düşmanları kör et de şadan etme
Hırsızlar aydınlığın düşmanıdır
Onların işlerini asan etme
İkbal kıblesi yalnız bu halkadır
Umut kabesin öyle viran etme
Bu çadır iplerini öyle katma
Çadır senindir eya sultan etme
Yok dünyada hicrandan daha acı
Ne istiyorsan et de onu etme
M e v l a n a
22 Şubat 2009 Pazar
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.
NAZIM HİKMET
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.
NAZIM HİKMET
21 Şubat 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)